Osmanlı Döneminde 1899 -1920 Yıllarında İstanbul Camilerinden Çalınan Çiniler
" 23-28 Mayıs 2011 tarihinde İstanbul Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından düzenlenen Uluslararası Kültür Varlıları Sempozyumunda 25 Mayıs günü tebliğ olarak sunulmuştur."
Sadi BAYRAM
Çeşitli medeniyetlere beşiklik yapmış Anadolu'dan aşırılan eserler, günümüzde Avrupa, Amerika hatta bazı İslâm Emirliklerinin müze vitrinlerini doldurmakta, ziyaretçilerinde gözlerini kamaştırmakta, dolayısıyla koleksiyonerlerin iştahını kabartmaktadır.
Konuyu daha iyi anlamak için Batı'nın doğuya bakışını ve Avrupa Müzelerinin kuruluşuna, müzecilik tarihine kısaca bakmakta yarar vardır.
Doğu araştırmaları öncelikle İngiltere tarafından başlatılmış, onları Fransa, Almanya, İtalya ve çok sonraları da Amerika izlemiştir. Lane, Flaubert veya Renan gibi meşhur isimler; yazdıkları eserlerde hiç çekinmeden giriştikleri çarptırma ve saptırmalarla yarattıkları sahte gerçekler, esefle söylemek gerekirse eserlerinin tamamını kapsayacak boyutlara ulaşmıştır .
Avrupa'da '' Societe Asiatique-Asya Derneği'', Royal Asiatic Society-Kraliyet Asya Derneği'', '' Deutcshe Morgenlandische Gesellschft-Alman Doğu Knowlodge- Hıristiyan Bilminin Geliştirilmesi Derneği- 1698'', ''Society for the Propagation of the Gospel in Foreignng Parts- İnanmayanlar Arasında İncil'i Yayma Derneği- 1701'', Baptist Missionary Society- 1792 '', '' Church Missionary Society- 1799'', '' British and Foreing Bible Society 1804 '', '' American Oriental Society-Amerikan Doğu Derneği '' gibi kuruluşlar, XVII-XX. yüzyıllar arasında Orta Doğu üzerinde geniş araştırmalarda bulunmuşlardır.
Victor Hugo, Les Orientales adlı eserinde, ''Doğu ister hayal ister düşünce olsun, şu sıralarda genel bir uğraşı oldu'' demektedir. Bu da Avrupa'nın Doğu'ya giderek yoğunlaşan seyahat arzularının ve Doğu ile ilgilenmelerinin bir moda olduğunu bize açıkça itirafıdır.
Alphonse de Lamartine, Voyage en Orient ( Doğu'ya Seyahat ) isimli eserinde : ''¦ İstanbul'da bir ihtilâl yahut arka arkaya gelecek parçalanmalar yüzünden bu imparatorluk dağıldığı takdirde, Avrupa Devletlerinden her biri, kongrenin uygun gördüğü biçimde ( Osmanlı ) İmparatorluğun bir parçasını himayeleri altına alacaklar. Himaye altına alınmış bu toprağın tarifi, sınırları, alanı, komşuları ile ilişkileri, güvenliği, dini bütünlüğü, gelenekleri ve çıkarları egemen devletin arzuları doğrultusunda yorumlanacak. Bu egemenlik kavramı Avrupa Hukukunun bir parçası olarak toprağın yahut kıyının bir bölümünü ele geçirerek buraya açık bir şehir yahut bir Avrupa kolonisi yahut ta bir ticaret limanı veya iskelesi haline getirme hakkı anlamını taşıyacak. Her devletin kendi himayesi altında yaşayan ülkeye uygulayacağı politika silahlı ve uygarlık aşılayıcı bir baskı aracı olmaktan öteye geçmeyecek. O ülkenin varlığı ve ulusal bütünlüğü böylece kendisinden daha üstün bir ulusun bayrağı altında garantiye alınacak '' demektedir.
İtalyan Dışişleri Bakanı Antonino di Sangiuliano 16 Şubat 1913 tarihinde İstanbul Büyükelçisi'ne gönderdiği mektupta İtalyanların Türkiye hakkındaki hedeflerini '' Anadolu'ya nüfuz etmek için konsolosluklar ve okullar açmak, gemi seferleri düzenlemek, arkeoloji heyetleri göndermek, ekonomik girişimlerde bulunmak ve çeşitli imtiyazlar almak'' olarak belirtmektedir .
Londra'daki Dilettanti topluluğu, üç kişilik uzman bir heyetini Anadolu'yu incelemek, arkeolojik bilgi ve resimleri yayın yolu ile araştırmak üzere Anadolu'ya göndermiştir.17.05.1764 tarihinde resmi görevlendirme yazısı bunları doğrulamaktadır .
Arkeoloji kültürüne ilk ilgi XVIII: yüzyıl ortalarında Herculaneum Pompei Harabelerinde 1748 ve 1754 yıllarında ortaya çıkan malzemeyi inceleyen J.J.Winckkelmann araştırmalarıyla başlar . Louvre Sarayı'nın 27.07.1793 tarihli kararname ile müze haline dönüştürülmesi ve Napolyon'un Mısır Seferi'nde yanına Orientalistleri alarak yola çıkması ve Mısır Seferi sonucu bazı Mısır eserlerinin Paris'e getirilmesi yarışı hızlandırmıştır .
İngiltere'nin İstanbul Büyükelçisi Sir Stradford Canning 30.01.1846 tarihinde eşine yazdığı mektupta şöyle diyordu :''..Bodrum mermerleri yüzünden çıkan güçlükleri sonunda alt ettim. Yunan Sanatının en üstün çağında en iyi heykeltıraşların elinden çıkma, Herodotos'un sözünü ettiği, paha biçilmez değerde on üç mermer blok. Ya kırılıverirse? Hayırlısı ile İngiltere'ye bir ulaşsalar! Ya yolda kırılıverirse diye ödüm kopuyor. Düşün bir kere, bütün masraflar bendendi. Sonra Sultan bütün masrafları son meteliğe kadar ödeyeceğini söylemez mi! Hiç şaşma, Benim Artemisia Londra'ya ulaşınca, yeni hububat kanunları filan hep unutulacak, herkes onlardan bahse başlayacak. Üç yıldır hep bu günleri görmek için didindim¦ Layard Mezopotamya'da gayet önemli şeyler buluyor¦ Fransızlar kıskançlıktan çıldıracaklar¦ ''.
Batı dünyasında kurulan ilk müzeler; İngiltere'de Oxford Üniversitesi'ne bağlı bir bölüm olarak 1683'de Ashmoleon Müzesi , 1750 yılında Paris'te Luxemburg , 1759'da İngiltere'de British Museum, 1773'de Amerika'da Charleston, 1785'de Philadelphia, 1790'da New York, 1793'de Fransa'da Louvre, 1819'da İspanya'da Madrid'de Parado Müzesi olmuştur.
Osmanlı Devleti'nde ilk müze fikri bilindiği gibi Rodoslu Hafız Ahmed Ağa'nın oğlu Fethi Ahmed Paşa (1801-1857) veya diğer bir deyişle Ahmed Fethi Paşa tarafından ortaya konmuş, ilk çekirdek de onun emri ile atılmıştır. Fethi Ahmed Paşa 1830'da Tümgeneral ( Ferik ), 1833'de Moskova, 1834-36'da Viyana Büyükelçiliği, daha sonraları Valilik, 1837-1839 Paris Elçiliği, Ticaret Nazırlığı, Meclis-i Vâlâ Reisliği ( bugünkü Danıştay Başkanlığı ), Harbiye Nazırlığı, 1843-1858'e vefat edinceye kadar Tophane Müşirliği ( Mareşal ) yapmıştır. Beykoz Cam Fabrikası'nın yönetimini üstlenerek Çeşm-i Bülbül'ün gelişmesi ve yaygınlaştırılmasını sağlamıştır.
Servet-i Fünün Dergisi'ndeki bir yazıya göre, Türk Müzeciliğinin temelleri şu şekilde atılmıştır. Sultan Abdülmecid Yalova'ya yaptığı bir gezi esnasında yerde bazı yaldızlı taşlar görür ve bunların ne olduğunu sorar, taşlarda Kral Constantin'in adının yazıldığı söylenince, ''Böyle hükümdarın adı yazılı şeylerin yerde yatması doğru değildir'', diyerek taşları toplatıp İstanbul'a gönderir.
Büyük edebiyatçı, Musul Valisi Süleyman Nazif, 31.12.1913 tarihinde Müze-i Hümâyun'a gönderdiği yazıda; 40-50 sene evvel Ninova Harabesi ile Koyuncuk Hafriyatında bulunup kaçırılan ve British Museum'a verilen eski eserler hakkında Avrupa eski eser âlimlerinin bu işin ahlâken doğru olup olmadığı yönünde karasız olduklarını vurgulayarak, her gün bilvasıta ile eski eserlerin aşırıldığının gümrüklerde arada sırada yakalanan eski eser sandıklarından anlaşıldığını üzülerek belirtmekte ve eski eserlerin kaçırılmasını önleyecek tedbirlerin alınmasını Başkentten talep eder.
Süleyman Nazif'in aradan 7-8 ay gibi bir zaman geçtikten sonra, 14.07.1914 tarihli Müze-i Hümâyun'a milli duygularını, düşüncelerini içtenlikle yansıttığı ve Osmanlı Hükümetinin son dönemde içinde bulunduğu güçsüzlüğü ve değer yargılarını eleştiren mektubunun tarihi bir belge olarak kültür tarihimizde yerini alacağı kanaatindeyiz. Belirtmek gerekir ki, Osmanlı hükümetinin son dönemlerde yetiştirdiği ender kişilerden biri olan Süleyman Nazif'in görev anlayışının bu yazıları yazmasına cesaret verdiği şüphesizdir.
Süleyman Nazif bu mektubunda, eski eserler üzerine uğraşan kişilerin belâdan başka bir şey üretmediklerini, ellerinden geldiğince ve müsaade edilen nispette mesailerini kendi lehlerine kullandıklarını, hatta bu nedenle Avrupa ve bilhassa son senelerde Almanya'dan gelen antikacıların gaspının önlenemediğini ifade etmekte, İngilizlerle Fransızların Ninova ve Horsabad'da yağmalarının Osmanlı insanlarını ne kadar üzüntüye gark ettiği ortada olduğu halde Almanların da son on sene zarfında aynı yolu tercih ederek Asur şehirlerinin 40-50 asır süredir saklamış olduğu kıymetli eserleri yağmalayıp yurt dışına kaçırdıklarını belirterek, Musul'a her hafta Konsolosluk delâleti ile asıl niyetlerini gizleyerek manzara resmi alacaklarını beyanla ziyarete gelen bir veya birkaç Almanın esas amaçlarının eski eserleri çalmak ve yererlini belirlemek maksadını güttüklerini, bu konuda gerekli tedbirlerin alınmasını talep etmektedir.
Süleyman Nazif'in bu yazısına karşılık Müze-i Hümâyun müspet bir cevap vermediği gibi, olmadık bir cevapla konuyu geçiştirmiş, sorumluluğu vilâyete yüklemek suretiyle de işin içinden çıkmaya çalışmıştır ki, bu da Osmanlının son dönem içinde bulunduğu fevkalâde sıkıntılı durumu yansıtmaktadır
1736'da ticari işleri için İran'a giden Jean Otter, Geç Hitit Çağına ait İvriz kabartmasını keşfetmiştir .
1799-1803 yıllarında İngiltere'nin İstanbul Elçisi olarak görev yapan VII. Elgin Kontu Thomas Bruce, Mimar Thomas Harison ile Parthenon'un birkaç metopunu İngiltere'ye götürmek üzere Sultan II. Mahmud'dan izin alırlar.
1780 yıllarında Fransa'nın Atina Konsolosu, Comte de Choiseul-Gouffier Yunanistan ve Adalardan pek çok eseri Fransa'ya götürmüştür.
1780'de Papa'nın emri ile Irak'a giden Fransız rahip Pierre Joseph de Beauchamp da Irak'tan eski eser toplamıştır.
27.07.1895 tarihli yazıda; İstanbul Sultanahmed Meydanı'nda bulunan tunç yılanın Müze-i Hümâyun'a nakli, ŞÃ»ra-i Devletten verilecek karara göre hareket edilmesi, Müze-i Hümayun'da bulunan bütün eski eser ve sikkelerin çeşitlerine göre ayrı ayrı cetvelli ve her sahifesi numaralı defterlerin ( envanter defteri ) gönderilmesi, ayrıca müze kataloglarının basılı olması gerekeceğinden bir nüshasının gönderilmesi, henüz tamamlanmamış katalog varsa onların da ne zaman basılacağının bildirilmesi Maarif Nezareti tarafından talep edilmektedir .
28.09.1895 tarihli yazıda ise Sulanahmed Meydanı'nda bulunan Yılanlı Sütunun mahallinden kaldırılarak Müze-i Hümâyun'a naklinin uygun olmayacağı Müze Müdürlüğünden bildirilmektedir .
19.04.1912 tarihli yazıda, Konya ve Karaman'da bulunan mukaddes İslâmi binaların ve diğer eski eserlerin tahribine engel olunması ve en iyi şekilde muhafazası ve ayrıca Konya Alâeddin Tepesi'ne bina yapılmasına izin verilmemesi emredilmiştir .
13.11.1912 tarihli yazıda, Müze-i Hümâyun'un Saraykapısı üzerinde bulunan çininin iki şahıs tarafından çalındığı, Müze-i Hümâyun'unun geceli-gündüzlü muhafazası için gereğinin yapılması istenmiştir .
27.05.1914 tarihli yazıda; kendisine gerekli kolaylığın gösterilmesi emredilen İsviçreli Orientalist Van Berchem'in Küdüs'deki Mescid-i Aksa ve Sahratullah Camii ve diğer binaların fotoğraflarını çektiği, kağıt istampajlarını aldığı ve Kudüs'ten ayrıldığı belirtilmektedir . Bilindiği gibi Van Berchem ömrü boyunca topladığı bütün arşivini Van Berchem Vakfı adıyla vakfetmiş olup, günümüzde de Orta_Doğu ile ilgilenenlere burslar vermekte, araştırmaları desteklemektedir. Büyük bir fotoğraf arşivi vardır.
Rus Âsar-ı Âtika Mektebi Müdürü Th.Ospensky ; 1909 Sonbaharında Sadr-ı Âzam ve Evkâf Nazırı Paşalar ile beraber yaptığı hoşsohbet görüşmede, İmrahor Camiinde Bizans sanatı üzerine yapılan teknik inceleme yapmak istemiş ve sohbet çerçevesinde Nazırlar tarafından uygun görülmüştür. Yapılan incelemede Bizans mozaikleri bulunmuş bu sebeple de altı ay müddetle hafriyat ve restorasyon için 23.03.1910 tarihinde verdiği dilekçe ile müsaade talep eder. 30.03.1910 tarihinde Müze-i Hümâyun tarafından Maarif Nezareti'ne gönderilen yazıda, durum özetlenir ve mozaiklerin nakli için Evkâf Nezareti'ne yazı yazıldığı, hafriyat yapılırsa döşeme altından daha fazla eski eser çıkacağı mozaik döşemenin onarım ve islâhını Th.Ospensky'nin deruhte ettiği bildirilir. Nezaret-i Evkâf-ı Hümâyun İnşaat ve Tamirat Kalemi'nden çıkan Evkâf Nazır Muavini tarafından imzalanan 01.06.1911 tarih ve 20569/145 sayılı yazıda, Müze-i Hümâyun Müdüriyetine hitaben, 06.05.1911 tarih ve 3662 Umum ve 205 Hususi numaralı yazıya verilen cevapta; şimdilik kazının münasip olmayacağı belirtilir. Müze tarafından yazının arkasına düşülen 04.06.1911 tarihli notta, Fransızca bir mektup yazılması lâzımdır, ibaresi bulunmaktadır.
03.04.1910 tarihli Yeni Gazete'nin 576 sayılı nüshasında bir haberle; İstanbul-Yedikule-Emirahur ( İmrahor ) İlyas Bey Camii yanında Rus Âsar-ı Âtika Cemiyeti'nin hafriyatı tatil edilmişken, matbaaya yapılan ihbarda kazının yeniden başlandığı bildirilmiş ve Nezaret Gazete tarafından uyarılmıştır. Maarif Nezareti'nden adı geçen Yeni Gazete'ye gönderilen 06.04.1910 tarihli derkenar notunda; Bab-ı Âli ve Evkâf Nezareti'nden idarenin bilgisi dışında evvelce verilen şifahi müsaade üzerine hafriyat yapılmış, Âsar-ı Âtika Nizamnamesine aykırı devam eden hafriyat hakkında Evkâf Nezareti'nden bilgi istenmiş ve akabinde hafriyat durdurulmuş, bundan sonra da hafriyata devam edilmediği tespit edilmiştir, denmektedir
Genel hatları ile bazı konuları dile getirdikten sonra, esas konumuz olan İstanbul camilerinden çalınan çiniler konusuna dönelim.
Osmanlı Devleti arkeoloji ve Türk sanatı konusunda yetişmiş elamanları olmamakla birlikte, konuya ehemmiyet vermiş, Gerileme devrinin getirdiği mali sıkıntı, bütçe kifâyetsizliği, ardından Kırım ve Balkan Savaşlarıyla bazı topraklarını kaybetmesiyle bir çöküntü yaşamış ve bu çöküntü bürokrasiyide otomatik olarak etkilemiş, günü kurtarma politikası izlenmiştir.
Osmanlı İdaresi, camilerde ve türbelerde bulunan teberrûkât eşyalarını Evkâf-ı Hümayun Teşkilâtı vasıtasıyla zaman zaman sayımlarını yaptırarak Evkâf Kütük Defterlerine kaydetmiştir. Bunlarla ilgili en az 4 defter bulunmaktadır .
Eyüp Sultan Türbesi'nden 1919-1920 yıllarında çalınan 250 adet çini ile ilgili polis tutanakları ve hırsızlık hadisesi II. Eyüp Sultan Sempozyumunda tarafımdan bildiri olarak sunulmuştur .
İstanbul Arkeoloji Müzesi'nin Osmanlı Dönemindeki Arşivlerinde 1910-1912 (1325-1327) yıllarında çini hırsızlığıyla ilgili olara daha önceleri rahmetli Arşivist M. Zarif Orgun tarafından tesbit edilerek tarafımıza bildirilmiş olan :
1.4525 numara ile İstanbul-Topkapı Takkeciler Camii çinileri,
2.4023 numara ile İstanbul-Vefa Hekimoğlu Ali Paşa Camii çinileri,
3.2331 numara ile İstanbul- Kasımpaşa Piyale Paşa Camii çinileri,
4. O dönemde İstanbul'a bağlı olan Gebze Çoban Mustafa Paşa Camii Çinileri,
5.2204 numara ile fener çalınmasıyla ilgili evraklar bulunmaktadır. Ancak; zaman içinde dosyalar başka dosyalar içine karışmış olduğundan seminer hazırlık safhasında ele geçirme imkanımız olmadı. Arşivin 36 yıllık kıdemli sorumlusu Sayın Havva Koç yardımlarıyla başka belgelere ulaşabildik.
İstanbul Arkeoloji Müzesi Arşivi'nde karton 88, Dosya 8536/204-206 sayılı ve 18 Kanun-ı evvel 335 R. / 18.12.1919 M. tarihli belgede, Konya ili Beyşehir ilçesinde Selçuklulardan kalma ( Beyşehir Ulu Camii ) mihrabında mevcut 1.000.000 lira değerindeki ( günümüzde bir altın = 460x1.000.000 = 460.000.000 lira ) çinilerin iyi muhafaza edilemediği, bu yüzden kısmen aşırıldığı teftiş esnasında teessürle tespit edilmiş, karaman'da bulunan bazı eski eserlerin Müzeye kaldırıldığı, bu çinilerin de Müze-i Osmaniye veya Evkâf-ı İslâmiye Müzelerine nakli konusunda yardımcı olunması için Konya Valisi Müze-i Osmani Müdüriyetine 10122/648 numaralı yazıyı yazmıştır.
Müze-i Osmani'den Evkâf-ı Hümayun Nezareti'ne yazılan 25 Kanun-ı evvel 335 R./ 25 12.1919 tarihli yazıda; konu özetlenerek, mezkûr çinilerin olduğu mahalde muhafazası en doğrusu olmakla birlikte, imkansız olduğu ve ziya'a uğramak ihtimali kuvvetli bulunduğu takdirde Evkâf-ı İslâmiye Müzesi'ne nakilleri hususu konusunda Vilâyet ile haberleşerek konunun neticelendirilmesi istenir.
Bu belgeden de anlaşılacağı gibi, Beyşehir Beyhekim mihrabının bir kısım çinileri 25.12. 1919'dan önce, kalan kısmı da daha sonra çalınmıştır.
Bilindiği gibi Beyşehir Beyhekim Camii çinilerden müteşekkil Mihrabı olduğu gibi çalınarak Berlin Devlet Müzesi'nde sergilenmekte, Almanlarda bu muhteşem sanat eseri vesilesiyle gururlanmaktadırlar.
Evkâf-ı Humayun Nezareti'nden 9 Rebiu'l-ahir 1317- 4 Ağustos 1315 R./ 16.08.1899 tarih ve 127 numara ile Müze-i Humayun'a gönderilen yazıda; İstanbul-Tophane'de bulunan Kılıç Ali Paşa Camii Şerifi'nin mihrap tarafı duvarından üç adet eski çininin Kayyum İsa Efendi'nin nöbeti esnasında çalındığı, dolayısıyla İsa Efendi'den tahsil edilmesi gerekli olduğundan, camideki diğer çiniler örnek alınarak, emsaline göre kıymet takdiri yapılması talep edilmektedir.
Müze-i Humayun'un 06 Eylül 1315 R./ 18.09.1899 tarihinde Evkâf-ı Hümayun'a verdiği cevapta; konu özetlenerek, mihrabın sağ tarafında pencere altından çıkarılmış oldukları görülen, eski çinilerden olduğu ve imal etmek kabil olmadığı, bâhâ yetmez ise de muhafazaları emredildiği sebebiyle, çalınmasına meydan verilmiş memur hakkında ceza olmak üzere beheri için yüz lira kıymet takdir ve tazmini uygun görülmüş ve bunun emsal ve usu ittihaz edilmesi münasip ve mütalâa edilmiştir.
Evkâf-ı Humayun Nazırının Müze-i Humayun'a gönderdiği 14 Rebiu'lahir 1317 H.- 9 Ağustos 1315 / 21.08.1899 tarih ve 131 sayılı yazıda, Üsküdar İhsaniye Mahallesi'nde İhsaniye-i Sağir Camii içinde bulunan çini taş, tahminen bir yazılık kağıt hacminde, ortasında ism-i Celâl yazılı ve iki tarafında küçük selvi ağacı resmedilmiş olan ve bu şekilde eşkali belirtilmiş bulunan çini taş hakkında bir kıymet takdiri yapılması talep edilmektedir.
Müze Müdürlüğü 17 Ağustos 1315 R./ 29.08.1899 tarihinde verdiği cevabı yazıda; konu özetlenerek, çini taşın nefâseti malum olup, çalınan çinin tarifine binaen on lira kıymeti muvafık görülmüştür, denmektedir.
Evkâf-ı Hümayun Nazırı tarafından 10 Şevval 1317 H.- 29 Kanun-i sâni 1315/ 10.02.1900 tarihinde Müze-i Hümayun'a gönderilen 267 sayılı yazıda; İstanbul Topkapı dışında Arakıyeci İbrahim Çavuş Camii'nden çalınan sekiz adet çininin, camiin Kayyum ve Müezzini Sadık Efendi'den tahsil edileceğinden, çiniler hakkında bir kıymet takdirinin yapılması talep edilmektedir.
Müze-i Hümayun'un 5 Şubat 1315 R/ 17.02.1900 M. tarihli Evkâf-ı Hümayun Nezareti'ne gönderdiği cevabi yazıda özetle; Topkapı Arakıyeci İbrahim Çavuş Camii Şerif'inden çalınmış olan sekiz adet çininin, müezzinden tahsil etmek üzere kıymet takdiri talep edilmektedir. Bundan önce de bir-iki camiden çinilerin çalındığı, kıymet takdiri talep edildiği bildirilmiş ise de kayyumlar hakkında yapılan muamele ve tazminatın emsali olamayacağı, maksat müessif hadiselerin tekrarına mani olamayacağı, söz konusu çinilerin taklidinin bile kabil olamayacağı, nefis eski eserler olduğu, çalınmanın önlenmesi veya devamı konusunda daha müessir tedbirlerin alınması gerektiği dikkatlerine sunulmaktadır.
İstanbul Evkâf Müdürü, Müze-i Hümayun'a yazdığı 17 Safer 1330-24 Kanun-i sâni 1327 R./ 06.02.1912 M. tarihli yazıda ; İstanbul-Topkapı Arakıyeci Camii'nden çalınan 15-20 adet çiniler hakkında 24.01.1912 tarih ve 4525/1065 numaralı tezkere ile bildirilmişti. Evkâf Nezareti, söz konusu çinilerin camideki çiniler ile kıyaslanarak vakıf hukuku bakımından ve eski eser olması dolayısıyla Müze tarafından kıymet takdirinin yapılmasını emretmiştir.
Müze Müdürlüğü'nün İstanbul Evkâf Müdürlüğü'ne gönderdiği 4 Kanun-ı evvel 1327 R./ 17.02.1912 M. tarihli 1125/1382 sayılı cevabi yazıda; Topkapı Arakıyeci Camii'den çalındığı bildirilen çinilerin her birinin çarşıda üç lira edebileceği, fakat her biri için onar lira verilse bile bunları yerine koyma ihtimali olmayan eski eserler olduğu, söz konusu çinilerin zayi olmasından üzüntü duydukları ifade edilirken, çinilerin emsalini camide görmek için giden memurların ifadesinden anlaşıldığı kadarı ile, camiin bulunduğu mahalde gündüzleri bile emniyetten uzak olduğu, kalan çinilerin de zayi olacağı uzak bir ihtimal olmadığı, bu konuda gereken tedbirlerin alınması tavsiye edilmektedir.
Evkâf-ı Hümayûn adına Müsteşarın imzaladığı 05.09.1920 tarihli Müze-i Hümayun'a gönderilen bir yazıda; Eyüp'te Sokollu Mehmet Paşa Türbesi'nden 42 adedi 33x31, 30 adedi 28x27 ebadında olmak üzere 72 adet Mimar Sinan Dönemi çinileri için kymet takdiri olamayacağı bazı mütehassıslar tarafından ifade edilmişse de, mahkemede davaya esas olmak üzere kıymet takdiri gerekmiş olduğundan, Müze tarafından söz konusu çinilerin kıymet takdirlerinin yapılması talep edilmektedir.
Görüldüğü üzere bu hırsızlıkların çoğunun tarihi birbirine yakın olup, bir ismarlama, sipariş, yani talebin olduğu, önceleri müezzin ve kayyumları korkutmak amacıyla çini plakası başına kıymet takdiri 100 lira ( günümüz rayicinde 100x 460=46.000 lira gibi bir rakam çıkıyorsa da , sonraları paha biçilemez, yenisi yapılamaz ama, müze memurları acıyarak 10 liraya kadar iniyorlar. Çalınan eserler de Avrupa müzelerinin vitrinlerinde bize bakıyor.
Belgelerin latin harflerine çevirisi aşağıdadır:
Müze-i Osmani Müdiriyet-i Aliyyesine
10122/648
Efendim
Konya'nın Beyşehri Kazasında Selçukiler tarafından bina idilüb el-yevm müstağna-anh ve harab bir halde bulunan cami-i şerifin mihrabında mevcud ve bir milyon lira değerinde olduğu beyne'l-ahali zebân-zed olan çinilerin hüsn-i muhafaza edilemediği ve bu yüzden kısmen aşırıldığı geçende kaza-i mezkûru devr ve teftişim esnasında kemâl-i teessürle müşahede edilmiş ve Karamandaki mebâbi-i atikanın bu kimi hâiz-i kıymet mevâdd-ı inşaiyyesinin Müzeye aldırıldığı daha sonra Karaman'a uğradığımda mesmu'um olmuş olmakla ânifü'l-beyan çinilerin hakikaten bir kıymet-i maddiye veya tarihi varsa Karamandakiler gibi Müze-i Osmaniye veyahud Evkâf-ı İslamiye Müzesine nakli hususuna teşebbüs veya delalet buyurulmasını hasetsen rica eylerim efendim
Vali
Fi 18 Kanun-ı evvel 335
HULÂSA
Evkâf-ı Hümayun Nezaret-i Celilesine
Konya'nın Beyşehri kazasında Selçuki devrine aid ve harab bir halde bulunan cami-i şerifin mihrabında mevcud ve gayet kıymetdâr olduğu beyne'l-ahâli zibânzed olan çinilerin hüsn-i muhafaza edilemediği ve bu yüzden kısmen aşırıldığı geçende kaza-i mezkûru devr ve teftiş eylediği sırada vali-i vilayet bi'z-zât kemal-i teessürle müşahede eylediği beyânıyla bunların müze-i hümayuna veyahud Evkâf-ı İslamiye Müzesine nakilleri lüzûmu Konya vilayet-i Aliyyesinden meb'ûs tahrirâtda iş'ar olunur.
Mezkûr çinilerin olduğu mahalde hüsn-i muhafazası daha münasib olacağı şübheden vâreste ise de ancak bu surette imkânsız olduğu ve ziya'a uğramak ihtimali kavi bulunduğu takdirde Evkâf-ı İslamiye Müzesine nakilleri hususunda vilâyet-i müşârun ileyh ile muhâbere edilmesi ehven-i İrade-i Aliye-i Nezaretpenahileri bulunmuş olmakla ol-bâbda.
Müze-i Hümayun-ı Müdiriyet-i Aliyyesine
Mektûbi Kalemi
Aded 127
Atûfetlu Efendim Hazretleri
Tophanede vaki' Kılıç Ali Cami-i şerifinin mihrabı cihetlerindeki duvarından üç aded atik çini taşının sirkatı cami-i şerifin mezbûr kayyımlarından İsa Efendinin nöbeti esnasında vuku' bulmakla mûma ileyhin vazifesinden esmânından tahsil ve istifası muharrer bulunduğundan mesruk taşların cami-i şerifi mezkûrda mevcud olan emsaline nazaran kıymetinin bi't-ta'yin iş'arı zımnında keyfiyetin savb-i 'alilerine izbârı Mesârifat İdaresinden ifade kılınmağın ol bâbda emr ve irade hazret-i men lehu'l-emrindir.
Fi 9 Rebiu'l-ahir 1317
Ve fi 4 Ağustos 1315
Nâzır-ı Evkâf-ı Hümayun-ı 'Âlişân
Evkâf-ı Hümayun Nezaret-i Celilesine
Fi 6 Eylül 1315
Tophane'de vaki' Kılıç Ali Paşa cami-i şerifinden sirkat olunmuş olan çinilere takdir-i fiyât hakkında şeref vârid olan fi 4 Ağustos 1315 tarihli ve 127 numaralı tezkire-i aliye-i nezaretpenahilerince üzerine me'mur-ı mahsus i'zâmıyla emr-i muayenesi icra ettirildikte zikr olunan çiniler mihrabın sağ derununda kain pencerenin altından çıkarılmış oldukları görülüb cami-i şerifi mezkûru teftiş iden atik çinilerin heyet-i umumiyesine nazaran fi-zemanina haza emsalini i'mal etmek kabul olamadığından şu takdirce bunlara bâhâ yetmez ise de emr-i muhâfazaları ve huyunu takdir etmeyüp böyle sirkatlerine meydan vermiş olan memur hakkında bir ceza olmak üzere beheri içün yüz lira kıymet takdir ve tazmini icâb-ı hâl ve maslahatdan görülmüş ve ba'demâ cevâmi'i sâirede böyle hâl vuku'a gelirse şu arz olunan suret-i cezâiyyenin usul ve emsal ittihaz olunması münasib, mütala'a kılınmış olmakla ol babta.
Müze-i Hümayun Müdiriyet-i Aliyyesine
Atûfetlü Efendim Hazretleri
Üsküdar'da İhsaniye Mahallesi'nde İhsaniye-i Sağır Cami-i Şerifi derununda sirkat olunan çini taşı ale't-tahmin bir takrirlik kağıt hacminde ve ortasında ism-i celâl yazılı ve iki tarafında birer tane sağir servi ağacı resimleri menkûş olduğu tahkik kılınmış olduğundan bunun ber vechi muharrere evsafı ve eşkaline nazaran kıymetinin ta'yini ve inbâsı zımnında keyfiyetin taraf-ı âlilerine iş'arı mesarifât idaresinden ifade olunmağın ol bâbda emr ve irade hazreti men lehü'l-emrindir.
Fi 14 Rebiu'l-ahir1317
Fi 9 Ağustos 1315
Nâzır-ı Evkâf-ı Hümayun-ı Âlişân
Evkâf-ı Hümayun Nezaret-i Celilesine
Fi 17 Ağustos 1315
Üsküdar'da İhsaniye Mahallesi'nde İhsaniye-i Sağir Cami-i Şerifi derununda sirkat olunan çini taşın beyan buyurulan evsafına nazaran takdir-i kıymetle arz ve inbâsı hêm-ârâ-yı ta"zim olan 9 Ağustos 1315 tarihli ve 131 numaralı tezkire-i aliye-i cenâb-ı nezâret penahilerinde emr ve iş'ar buyurulmuş ve cami-i şerifi mezkûru tezyin iden çini taşların nefâseti irâ-i âcizânemce zâten ma'lûm olmasına ve sirkat olunan çininin ta"rif ve beyan buyurulan eşkaline nazaran on lira kıymet takdiri bi'l-vucuh muvafık görülmüş olmağla ol bâbda
Evveliyat Numarası 2204
Dosya Numarası 4585
Karton Numarası 37
¦ Numarası 327
Müze-i Hümayun Müdiriyet-i Âliyesine
2246
Topkapıda Arakıyeci Camii'nden sirkat edilen çinilerin takdir-i kıymeti için Müdiriyet-i Âlilerine vaki' olan iş'ara cevaben yazılan 11 Kanun-ı Sani 327 tarih ve 4525/1065 numaralı tezkirelerinden bahisle keyfiyet nezaret-i celileye arz ve i'lam olunmuş idi. Bu kere nezaret-i celileden yazılan buyurultuda çiniler kıymetinin takdir ve iş'arı hususunun taraf-ı âlilerine arz ve inhası emr buyurulduğun ve bu ise doğrudan doğruya hukuk-u mukaddese-i Evkâfın ve bilhassa âsâr-ı nefise-i âtikanın te'min-i muhafazası esbabının tevsikine hâdim-i hususâtdan bulunmasına binaen lütfen cami-i mezkûrdaki çinilere nazaran sirkat olunan on beş yirmi parça çiniler kıymetinin takdir ve iş'arı hususuna masrûfi-yi himem-i mahsûsaları temenni olunur.
ol babda irade efendim hazretlerinindir
Fi 17 Safer 1330 ve fi 24 Kanun-i sâni 1327
İstanbul Evkâf Müdürü İmza
İstanbul Evkâf Müdiriyet-i Canib-i Vâlâsına
Tarih: 4 Kanun-ı evvel 1327
Numara: 1125
Müze Numarası: 1382
24 Kanun-ı sani 1327 tarih ve 3346 numaralı tezkire-i vâlâları cevabıdır.
Topkapıda Arakıyeci Cami-i şerifinde sirkat edildiği bildirilen on beş yirmi parça çininin her biri çarşuda üçer lira edebilir fakat bunların beheriçün on lira verilse bir daha yerine konulmak ihtimali olmayan asâr-ı nefiseden bulunduğu içün ziya'ları cidden mucib-i te'essüfdür. Mâamâfih bunları görmeye giden memurların ifadesine nazaran cami-i şerifin bulunduğu mahalde gündüzleri bile insandan ve her türlü inzibatdan hâli olmak hasebiyle baki kalan çinilerin de bir müddet sonra zâyi olması ihtimalden ba'id anlaşıldığından bu bâbda lazım gelen tedarik ittihâz ve icra buyurulması temenniyâtına ibtidâr kılınmıştır efendim.
Müze-i Hümayunlar Müdiriyet-i Umumiyesi Cânib-i Vâlâsına
Eyüpde Sokullu Mehmed Paşa türbesindeki çinilere
kıymet takdir ve inbâ olunması hakkında
Eyüp'te Sokullu Mehmed Paşa türbesinden kırk iki adedi 33. 31 ve otuz adedi 28. 27 ebadında olmak üzere sirkat olunan yetmiş iki aded Mimar Sinan devri ma'mulâtından çiniye halen kıymet takdir olunamayacağı bazı mütehassısin tarafından ifade edilmiş ise de mahkeme nezdinde ifade olunan davaya esas olmak üzere kıymetlerinin tayinine lüzum görülmüş olmakla türbe-i şerife-i mezkûrede mevcud olan aksâm-ı mütebâkıyesine ve hasbe'l-ihtisas zat-ı vâlâlarınca ma'lûm bulunan evsafına nazaran mezkûr çinilere bir kıymet takdir inbâ buyurulması mütemennadır.
Ol bâbda emir ve irade efendim hazretlerinindir.
Fi 21 Zi'l-hicce 1338
Fi 5 Eylül 1336
Evkâf-ı Hümayun Nâzırı namına
Müsteşar
Fi 5 . 1315
1773
Karton 17
Müze-i Hümayun Müdiriyet-i Aliyyesine
267
Atûfetlu Efendim Hazretleri
Topkapı haricinde kain Arakıyeci İbrahim Çavuş cami-i şerifinden sirkat edilmiş olan sekiz aded çininin esmani cami-i şerif-i mezbur kayyım ve müezzini Sadık Efendi'den tahsil olunmak üzere evvel emirde mezkûr çinilerin bi'l-muayene tayin ve takdir olunacak kıymetinin inbâsı zımnında keyfiyetin savbi âlilerine izbarı mesarifât idaresinden ifade kılınmış ol bâbda emr ve irade hazreti men lehü"l-emrindir.
Fi 10 Şevval 1317
Fi 29 Kanun-ı sani 1315
Nâzır-ı Evkâf-ı Hümayûn-ı Âlişân
Evkâf-ı Hümayun Nezaret-i Celilesi'ne
Fi 5 Şubat 1315
Topkapı haricinde kain Arakıyeci İbrahim Çavuş Camii şerifinden sirkat edilmiş olan sekiz aded çininin esmanı cami-i şerifi mezbur kayyım ve müezzininden tahsil edilmek üzere mezkûr çinilerin bi'l-muayene kıymetlerinin inbâsı şeref vârid olan 29 Kanun-ı sani 1315 tarihli ve iki yüz atmış yedi numaralı tezkire-i aliye-i nezaret-penâhilerinde emr ve izbar buyurulmuşdur. Bundan evvel bir iki cami-i şerifden dahi çiniler sirkat edildiği yine takdir-i kıymeti için telakki edilmiş olan evamir-i aliye-i hazret nezaret-penahilerinden münfehim bulunub eğer ki harekât-ı mezkûreden dolayı kayyumları hakkında ihbar ve icra buyurulmakda olan muamelât-ı tazminiye emsalinin terhibiyle ahvâl-i müessife-i mezkûrenin men"i tekrarı maksad-ı alisinden münba'as olduğu meczum-i âcizanem ise de mebâni-yi kadimeden bulunan cevami-i şerifeyi tezyin iden çiniler el-yevm emsalini taklid bile gayr-i kabil nefâyis-i âsârdan olmasına mebni bunların ziyâ'dan vikâyesi esasen matlub ve mültezim olduğuna ve sirkat fiilinin birkaç vakitten beri serzede-i zuhur olduğu görülüp bu halin kat'iyyen men' ve devamı zımnında daha esaslı ve müessir bir tedbir ittihazı vâcibât-ı umurdan bulunacağını nazar-ı dikkat-i ali-yi âsifânelerinden arz-ı cür'et eylerim.
|
DİPNOT : Edward W.Said, A.g.e.s.29-30
Victor Hugo, Les Orientales, s. 616
Mevlüt Çelebi; Antalya Bölgesinde İtalyan Arkeoloji Faaliyetleri, Adalya, S.X, Antalya-2007, s.387-388
Gül E.Kundakçı; 19.Yüzyılda Anadolu Arkeolojisine ve Eski Çağ Tarihine Genel Bir yaklaşım, XIII.Türk Tarih Kongresi, C.III, II.Kısım, Ankara 2002, s.1092-1093. Daha sonraki yayınlardan bir kısmını da verecek olursak:
R.Chandler, Travels in Asia Minor and Greece, An Account of a Tour made at Expence of the Society of Dilettanti 3 rd. Ed. Vol.I, London 1817, pp.VIII-XI.
R.Chandler-N.Revett - W.Pars; Antiquites of Ionia, Society of Dilettanti, London 1769. ( daha sonra 5 ciltte tamamlanmıştır.)
F.Beaufort, Karamania: A Brief Description of South Coast of Asia Minor, 2 nd, ed. London 1818.; W.M.Leake, Journal of a Tour Asia Minor, London 1824.
C.Fellows ,Asia Minor , London 1839.
C.Fellows, An Account of the Discoveries in Lycia, London 1841,
C.Fellows, Travels and Researches İn Asia Minor, London 1852.
W.J.Hamilton, Researches in Asia Minor, London 1842.
C.W.Ceram; Tanrılar, Mezarlar ve Bilginler, ( Çev. Hayrullah Örs), İstanbul 1982, s. 21-25.
Gül E. Kundakçı;A.g.e., s.1083-1084.; İlber Ortaylı; Osman Hamdi'nin Önündeki Gelenek, I. Osman Hamdi Bey Kongresi 2 Ekim 1990, (Yay.Haz. Zeynep Rona) İstanbul 1992, s.126.
Gül E. Kundakçı, A.g.e.s.1086
Halit Çal; Türkiye Cumhuriyeti Dönemi Eski Eser Politikası, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Arkeoloji ve Sanat Tarihi Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans ( basılmamış) Tezi, Ankara 1990, s.42.
Enver Behnan Şapolyo, Müzeler Tarihi, Remzi Kitapevi, İstanbul 1936, s.20-27.
Lloyd, 1955, s. 11
BOA.BEO.662/49496
BOA.BEO.687/51457
BOA.DH.İD. 129-2/1
BOA.DH.İD.159-1/22
BOA:DH.İD. 28-2/36
Bkz. Sadi Bayram; Osmanlı Devleti'nin Kuruluşunun 700. Yıldönümü Münasebetiyle Başbakanlık Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi'nde Bulunan 12 Zilkâde 1262 /2.11.1846 Tarihli Teberrükât Defteri, III. Eyüp Sultan Sempozyumu, İstanbul 2000, s.420-425.
Sadi Bayram;Eyüp Sultan Türbesi'nde 1919-1920 Tarihlerinde Yapılan Çini Hırsızlığı ve Belgeleri, II. Tarihi Kültürü ve Sanatıyla Eyüp Sultan Sempozyumu, Kasım 1998, İstanbul, s.166-175.
İstanbul Arkeoloji Müzesi Müdürü Sayın Zeynep Kızıltan ve Kıdemli Arşiv Seksiyonu Şefi Sayın Havva Koç, meslektaşım Sabri Kızıltan ile eski mesai arkadaşlarım Dr.Zübeyde Cihan Özsayıner, Nazife Yiğit, Adnan Tüzen'e ilmi araştırmaya gösterdikleri yakın ilgi, alâka ve yardımlarına bu satırlarda teşekkür etmeyi zevkli bir borç bilirim.
İstanbul Arkeoloji Müzesi Arşivi, Karton 37, Dosya 4585, Evveliyatı 2204, Nu.327.
Tarafımdan Vakıflar Genel Müdürlüğü adına T.Vakıflar bankası Konferans Salonunda düzenlenen ve Kültür Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı yetkililerinin de katıldığı seminer bildirileri basılmamışsa da kendi bildirim Web sitesinde bulunmaktadır. Bkz. Sadi Bayram;Vakıflar Genel Müdürlüğünün Tekke ve Zaviyelerin Kapatılmasından sonra Taşınır Kültür Varlıklarının Korunması ile ilgili çalışmalar, Taşınır Kültür Varlıklarının Yasadışı Trafiğinin önlenmesi Semineri 8 Mayıs 1997 Ankara,; Sadi BAYRAM; Taşınır Kültür Varlıklarımızın Korunması ve Yasadışı Trafiğinin Önlenmesi,Genel Kurmay Başkanlığı Askeri Müze ve Kültür Sitesi Komutanlığı, İstanbul, 16-18 Eylül 1998, Askeri Müze ve Kültür Sitesi Harbiye / istanbul, İstanbul 1999, s.80-82.
|